Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın
İstiklal Marşı’nın kabulünün 100 Yılı nedeniyle, bürokratlarıyla birlikte ve CHP Adana
Milletvekili Ayhan Barut’un da katılımıyla İstiklal Marşı okuyan Başkan Zeydan Karalar, günün
anlam ve önemine binaen şunları söyledi:
17 Şubat 1921’de, Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği, bağımsızlık mücadelesinin verildiği bir
zamanda TBMM’de okunan ve duygu seli oluşturarak ayakta alkışlanan İstiklal Marşı’nın, yine
TBMM tarafından 12 Mart 1921’de İstiklal Marşı olarak kabul edilmesinin üzerinden bugün
tam 100 yıl geçti.
Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı, tıpkı bayrak gibi, milletin en önemli
simgelerinden biridir.
Kurtuluş Savaşı sürerken, mücadele ruhunu güçlendirmek, milletin ve ordunun şevkini
artırmak amacıyla Maarif Vekaleti’nce 1921 yılında düzenlenen güfte yarışmasına son katılım
tarihi olan 23 Aralık 2021’e kadar 724 eser katılmış, ancak yapılan değerlendirmede içlerinde
İstiklal Marşı olabilecek bir esere rastlanmamıştır.
Bu yarışmaya katılmayan Mehmet Akif Ersoy, daha sonra Maarif Vekili Hamdullah Suphi
Bey’in kendisine yazdığı devlet mektubunun ardından fikrini değiştirdi ve Ankara’da Türk
Ordusu’na hitap ettiği şiiri yazdı, bakanlığa teslim etti.
Mehmet Akif Ersoy şiirinde Milli Mücadele’nin kazanılacağına inancını, Türk askerinin
yiğitliğine, cesaretine ve canını hiçe saymasına güvenini, Türk Ulusu’nun bağımsızlığa,
yurduna ve inançlarına bağlılığını dile getirerek, Kurtuluş Savaşı ruhuna son derece uygun ve
okuyanın, düşman işgalini sona erdirmeye yönelik kararlılığı perçinleyecek düşüncelerini dile
getirmiştir.
Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921'de Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığını yaptığı TBMM oturumunda tartışmaya açıldı.
Mehmet Akif Ersoy’un şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir
okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı. Mehmet Akif Ersoy’un şiiri coşkulu
alkışlar eşliğinde İstiklal Marşı olarak kabul edildi.
HÜRRİYET VE İSTİKLAL AŞKI BU MİLLETİN RUHUDUR
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı
sırasında, Türk Ordusu cephede düşmanla savaşırken yazılan İstiklal Marşı’yla ilgili
düşüncelerini şu cümlelerle açıklamıştır:
“Bu marş bizim inkılabımızı anlatır, inkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de
unutturmak lazımdır.
İstiklal Marşında, istiklal davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar
vardır.
Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:
'Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal!'
Benim, bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar, işte bunlardır.
Hürriyet ve istiklal aşkı bu milletin ruhudur.
Tarihe bakın, bütün milletlerin bir esaret ve hürriyetsizlik devri geçirdikleri bir hakikattir.
Dünya tarihinde, fasılasız, hürriyet ve istiklalini muhafaza ve müdafaa etmiş bir millet vardır:
Türkler İstiklal Marşının bu pasajını oluştururlar.
Asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki; Türk'ün Mete hikayesinde
olduğu gibi her şeyi hatta en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir; fakat hürriyeti asla!
Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek, bunun için lazımdır.
Bu demektir ki efendiler, Türk'ün hürriyetine dokunulamaz.”
ALLAH BİR DAHA BU MİLLETE İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN
İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un söylediği gibi:
“O şiir bir daha yazılmaz… Onu kimse yazamaz… Onu ben de yazamam… Onu yazmak için o
günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete en
kıymetli hediyem budur. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”